Çarşamba, Nisan 17, 2024
Ana SayfaGenelFlanörlük Sanatının Sırrı: Takip Mesafesi

Flanörlük Sanatının Sırrı: Takip Mesafesi

Sosyal biri sayılmam. Bunu kalabalıklar içinde ‘tercih edilmiş’ bir yalnızlık olarak da tanımlayabiliriz. Zihnimde (‘tanıdık’ olanın bir tık üstü anlamında) arkadaş olarak kodlanmış 20 – 30 kişi varsa da sosyal mesafemi arkadaş kabilinden koruyabildiklerim 10’u geçmez.

Bu kapasitemin (potansiyelimin) sonucu mu yoksa bir tercih mi derseniz, sanıyorum ikincisi. Küçüklük fotoğraflarıma, filmlerime bakınca bunu daha iyi anlıyorum. Uzaklarda, köşede, suskun bir gözlemciyim. Ne içinde ne de tam dışında.

Kiminizin pekala çekingenlik ile karıştırabileceği bir mesafe tutkum var. Mümkün olan her şeye, herkesten biraz daha uzaktan bakmak istiyorum. Emniyette olmak için değil; daha fazla detay görebilmek için.

Kendimi hiçbir zaman hiçbir şeye ait hissedemedim. Ne bir dine bağlanabildim ne bir takıma. Ne bir lidere ne de siyasi akıma. Kimilerine inanması zor gelse de, köksüzlük uğruna değildi bu tercih.

Bu huyum ilkokul yıllarının akranlarımla tıka basa doldurulmuş okul binalarında iyice belirginleşti. Dönüşmekte olduğum şeyin bir ismi olduğunu yıllar sonra ortaokulda okuduğum bir kitapta keşfettim: Flanör!

- Advertisement -

spot_img